20 Ağustos 2010

quote - unquote

"ne yapmadıysam sana olan saygımdan yapmadım"

"kötü adamların oluşturduğu sorunları dinlerken , sana nasıl burada yazdıklarımı anlatabilirdim ki?"

"senin olduğuna inandığım kadar ""iyi"" birisiyle , hayatımın sonuna kadar mutlu mesut yaşıyabilirim , evet"

"uzakta da olsan yakında da olsan , daha bi süre daha buralarda olucaksın , orası kesin.."

"şuna eminim ki ; sana hissettiğim şey her ne ise , gerçek ve burada.."

"ay çöreği"

"arayı açmayalım"

"sana , seni daha iyi nasıl hissettirebilirim göstermeme izin vermedin"

"ben seni özledim dediğinde , midem kıvrılıp kuyruk sokumuma gelmemeli.."

ha bi de

"the horrors - sea within a sea" - güzel şarkı


09 Ağustos 2010

Merhaba , yeniden..

Karar vereli 5 saat falan oluyor , o süre zarfında şüphe duyup geri çekmediğime göre kararımı , doğru zaman gelmiş demek..

Merhaba

Burda yazılanlar , senleyken veya değilken , senle ilgili düşündüklerimin kelime haline gelebilmiş olan kısmı. Bazıları da tamamen benle alakalı ama içinde sen olan "düş"ler.

Bu yazıyı çok uzatmıycam , zaten yeterince zırvaladım aşağı taraflarda , görüceksin. Sayfanın en altından okumaya başlamanı tavsiye ederim ama , daha eğlenceli oluyor :)

Sadece , neden bi anda göndermeye karar verdiğimi anlatıyım..

Ototbüsteydim okula gidiyodum , malum sınavlar falan.. The horrors - Sea within a sea çalıyordu kulağımda (çok severim , hatta dur bak burdan dinle : http://www.muzu.tv/thehorrors/sea-within-a-sea-music-video/187965?country=tr ) Neyse işte , o an "sana bu şarkıyı ilk kez dinletsem nasıl hissederdim acaba?" şeklinde düşünüyodum kafamda , sonra gözümü açtığımda karşımdaki kızın bana bakışını gördüm.. Sanırım çok salak bi surat ifadesiydi.. O an gayet mutluydum ama , normaldir o salaklık.. O hissin gerçeğini yaşamam için yapabileceğim , kendi elimde olan , şu an hemen yapabileceğim tek şey , sana bu yazıları okutmak..

Tekrar merhaba , hoşgeldin :)

07 Ağustos 2010

Mavi Elbise

"Bu satırları okuduğuna göre , sana site adresini vericek cesareti ve gerekliliği hissetmişim."

Yok o kadar bayık şeyler yazmıyorum buraya farketmişsindir , yine öyle şeyler yapmıycam merak etme. Sadece ; son 2-3 gündür -istememe rağmen- çok fazla düşünemiyorum seni. Hem sıcaklardan , hem sınavların yaklaşmasından hem de haftasonu eğlencesi falan derken , refleks olarak beynim seni ikinci plana atmaya çalışıyor olabilir.

Ama yok yani ben istemiyorum bunu.. Hani henüz acı falan vermediğin için belki , bi de harbi güzel hatunsun ; manzara güzelleşiyor seni koyduğum sahnelerde.. O yüzden gitme şimdilik ikinci plana falan. Alıştırmak istemiyorum çünkü ordaki bir Fatma imajına kendimi. Daha önce yapmıştım böyle bir hata ve o "diğer" imaj baya zarar vermişti , bana ve kadın ilişkilerime. Zaten şu anda bunu okuyosan , en baş sebebi de bu olmuştur : sana ulaşamamaya/bu yazdıklarımdan haberdar olmamana kendimi alıştırmamak için. (yani evet biraz da ucundan "hadi artık benim ol" kısmı da var tabi)

Neyse diyeceğim o ki ; hala isteniyorsun , ki tanıştığımızdan beri 1 aydan fazla süre geçti , ve hala çok güzelsin. Bi de , o mavi elbisenle gel bana..

04 Ağustos 2010

Ben de seni!

Şu anda ciddi şekilde "acı çekiyorum". İçim burkuldu resmen..

2 kere üst üste ve durduk yere , "ben seni özledim" duymak senden , böyle hissettirmemeli.. Aç karnına yemeye başladığım fred çakmaktaş sandivüçüm geri çıkacak neredeyse.. Çıkardığım ses efektini zaten tanımlayamadım.. Ben ne kadar geri çekmeye çalışırsam çalışıyım , bu kadar dolu iken her hareketinden bişey kapmaya devam edicem , orası kesin. Halimden şikayet ediyorum sanma , sonuçta bu hisleri yaşamayalı baya bir süre geçti , hissettiğim kadınlar da hep güzel kadınlardı. O yüzden sayfanın başında sana "teşekkür" ettim , o yüzden de hala ediyorum.

Aslında o "seni özledim"lere cevap olarak , seni aslında ne kadar özlediğimi anlatmak için burayı göndersem mi diye düşünmüyor da değilim. Ama şunu bil ki , ben de seni özledim.. baya bi..

02 Ağustos 2010

İstem Dışı

Buraya bu kadar şey yazmış olmama rağmen , sana hala rahat rahat açılamıyor ve yakın zamanda da açılamıycak olmamın arkasındaki sebebi biraz önce eceyle konuşurken farkettim :

Sana , seni nasıl daha iyi hissettirebilirim göstermeme izin vermedin.

Evet belki seni anladığımın farkındasın , yanımdayken "kendin gibi" olmanın takdir gördüğünü hissediyosun ve bana yönelik hareketlerinin pozitif geri dönüşünü anında alıyorsun ; bunlar bi derece benle geçirdiğin vakti iyileştiren şeyler.. Kendi adıma -her ne kadar bu kadar fazla duyguyu belli oranda bastırsam da - sana karşı tamamen samimi olduğumu düşünüyorum. Ama gel gör ki , "ben" olarak , %100 kendi imalim bir "iyi his" yaşattıramadım sana.. (Yaşattırmadın tabi fırsat mı verdin! :) )

Eski sevgililerime , eski sevgili adaylarıma falan yaptıklarımı anlatmıycam elbet burda.. Veya "plan" falan yapıp onları da uygulamıycam elbet.. Ama evet , seni kendi kendine hissettiğinden çok daha fazla "iyi" hissettirmek istiyorum. Sen benim için , istem dışı yapıyosun bunu çünkü..

01 Ağustos 2010

Kedi

Senle geçen haftasonundan beri , kedimi severken hissettiklerim baya bi değişti. Hoş karnı acıkmadıkça yukarı çıkıp 2 kelam etmez benimle ama..

Sıksık senin "kara"yı sevişin geliyor aklıma , oradaki içtenliğin ve biraz da "sevmeye" olan ihtiyacın. Benim için zor anlardı tabi seni bi kediyle paylaşmak (!) , sonuçta o anda beni seviyor olman gerekiyordu (yuh lan dur hele!)

Evde otururken söylediğin bi cümle baya kafama takılmıştı aslında.. "Rahatsız oturuyorsun". "Ne alaka?" diye düşünmüştüm , bildiğin televizyon izliyorduk işte beraber , daha ne yapabilrdim ki? O rahatsızlığım olsa olsa , değişik durumlarda , daha önce değişik yolları izleyip yine o evde buluşsak (fringe/deja vu göndermesi evet) olabilicekleri düşünürken vücudumun verdiği tepki ve bunun dışa vurumu olabilirdi anca.. Yoksa orda sen vardın , rahatsız olmam pek de mümkün değildi (koltuk biraz rahatsız gelmişti önce ama otura otura alışmıştım itiraf ediyorum)

Neyse işte öyle , ben şimdi kediye mama almaya çıkıyorum , aç kaldı kedi , en kötü sosis falan bişeyler veriyim.

Sana da günaydın (tahminen)

31 Temmuz 2010

Samimiyet

Her ne kadar yanındayken kendimi gayet rahat hisetsem de , sonuçta yapmak/söylemek istediğim çoğu şeyi de bi şekilde içimde tutup , frenliyorum.. Vericeğim bazı tepkiler , söylediklerine cevabım bazı noktalarda "rötuşlanıyor". Burda yazdıklarım da ortada zaten :)

Peki bu bi yerde ikiyüzlülük değil mi? Burda durup , belli açılardan sana olan aşkımı "haykırken" dünyaya (anadolu rock solisti gibi hissettim bi an kendimi) , yanına geliyorum belli oranda "puspus" durup , kendi kendimle dalga geçiyorum.. Sanırım sınavlarım sonrasında daha fazla uzatmıycam bu "blog"u.. En azından bilmeye hakkın var , benim de bu yükten kurtulmaya.

Belki doğumgünü hediyesi veririm sana bu blogu , belli mi olur? :)

29 Temmuz 2010

Öylesine

Eh bu aralar çok görüşemiyoruz tabi seninle.
(bu cümleyi kurmak için 2-3 hafta falan geçmesi gerekir belki ama en son cumartesi gecesi gördüm seni)

Son 5 gün bomboş geçti açıkçası. Evde oturup , normalde çalışmam gerekenin yarısı kadar ders çalışıp , grei kalan zamanlarda da kafamı kurcalayan şeylerden kaçarak zaman geçirdim. Bu akşam bizimkilerle oturduk konuştuk , biraz kendime getirdiler çaktırmadan (bişey altından sopa göstermek denebilir ama niyetleri o değildi orası kesin / ben kendime gösterdim sanırım sopayı)

Diyeceğim odur ki , yarından itibaren biraz daha sıkı çalışmam gerekiyor.. Kafayı "işe" odaklamanın vakti geldi de geçiyor.

Neyse öyle işte , özledim de hafiften ayrıca , arayı açmayalım :)

28 Temmuz 2010

Ay Çöreği

"Herşey bir ayçöreği ile başlamıştı" gibi bi cümle kurmıycam ilerde senle nasıl tanıştığımızı falan anlatırken. Zaten seni bilenler nasıl tanıştığımızı 18 kere anlattığım için biliyolar neyin ne olduğunu.

Görgülü pastanesinde veya mahalle arasındaki ayçöreği değil tabi bu bahsetiğim.. Avşa Pastanesindeki. Farkı ne peki? Bi kere hakaten çok lezzetli , yumh yumh götürüyodum , getirdiklerin de 2 günde bitmişti zaten.. (gazozlarımdan daha uzun süre dayanmışlar!)

Avşa Ayçöreğini bu kadar önemli yapan aslında , senle geçirdiğimiz vakitlerin çoğunluğuna eşlik etmiş olması.. çoğu sahnde "ay çöreği" de figüran modunda arka sahnede (genellikle de elimde , veya ağzımda ehheh)

Nerden çıktı peki ayçöreği? Hiç.. Babamın "özlemişsindir" diye getirmesiyle alakası yok.. Annemin "özlemez olur mu" dokundurmasıyla hiç.. Ay çöreğini yemekle "ay çöreğine" olan özlem (arabesk oldu biraz sanki) geçmiyor ki , yerken de özlüyorken?

26 Temmuz 2010

E nedir yani?

Ehöm , bak gördün mü 2 gündür burda sana bişey yazmıyorum. 2 gün geçirdik seninle.. Haliyle buraya yazıcağıma kafama yazdım bi sürü şey.

Cumartesi gecesi "ilk" eve dönüşümde bitirmiştim ve çıkarmıştım aslında seni hayatımdan. Sonra Dolmabahçeye geldiğimde "hayır , olmamalı" diyerek indim otobüsten ve geri döndüm. O kısa sürede ne değişti bilmiyorum , ama sana karşı olan duruşum ve "ne olmasını istediğim" kısmının değiştiğine eminim.

Evet şu saatten sonra seninle sevgili falan olamıycaz , en azından belli bir süre daha. İnan şu anda zaten emin değilim istediğime. Seninle sevgili olmam , senle "dost" olmamdan daha iyi olmıycak benim için. Hatta bakıcak olursak , "kötü" bile olabilir ; yanındaki salak halimi göz önüne alırsak özellikle :)

Tekrar merhaba fatma..
Tekrar teşekkürler..

23 Temmuz 2010

Hoff

Hafif heyecan var , hayvan gibi de yorgunum.. 5e kadar dışarlarda koştur , ardından telefon çalsın ve ara ; "çok özledim" de.

Plan program yapıldı hemen , ama gel görki benim daha bi sürü işim var. Nasıl yetişicem onu da bilmiyorum. Patrona da ayıp oldu zaten , işleri de halledemedim. Zaten bu aralar pek bişey halledebildiğim söylenemez :/

Neyse , 1-2 saat sonra tekrar görüşücez. Ben yine sana salak salak bakıp , normalde kurmamam gereken cümleler kurucam. Aslında söylemek isteyip söyliyemediklerim olucak o cümleler. Yine sen çok güzel olucaksın , çok güzel durucaksın.. Sadece o manzara için zaten bütün yorgunluğumu hiçe sayıp "koşa koşa" gelicem ya zaten yanına..

En azından şuna eminim ki , sana hissettiğim şey her ne ise , tamamen temiz ve gerçek. Yanlış veya doğru olabilir , gerekli/gereksiz olabilir.. Bi sürü sıfatını tartışabiliriz belki , ama "olmayan" bişeyi hissetmiyorum , orası kesin..

Uludağ Gazoz

Bugün "gittiğini sandığımdan" beri ilk kez iletişim kurduk , "mutsuzum" demişsin..
Kendini bu kadar mutsuz etmek için uğraşırken , şiakyet mi ediyorsun yoksa halinden memnun musun çözemedim.

O yüzden de hala cevap veremedim.

Dün hayatımda belki de ilk defa "rezil" sarhoşluk yaşadım. Her zaman bahane üretmeye çalışırız ya , benimki de hazırdı , sen..

Taksiciye "ağğbi dertliyim yoksa hayatta olmazdım böyle , hıck" nidalarıyla dert yanarken , ne kadar haklıydım bilmiyorum. Haklı olduğum bi nokta , dertli olduğum. Dert bende ama derman sende mi? onu bilmiyorum işte.

Bi de dünkü felaketten sonra bugün yataktan çıkamayışımla geçen sürede , artık burayı sana okutmanın vakti geldiğini düşündüm. Ama biraz daha vakit gerekiyor sanki.

En azından burada okuyacak biraz daha bişeyler biriksin di mi ;)

21 Temmuz 2010

Burdaymışsın..

Gitmiş olduğunu düşünerek haraket ediyordum hep.. Hoş , farketmiycekti gitsen de kalsan da..

Gitmemişsin ama , burdaymışsın.. Dedimya değişen bişey yok.. Uzakta da olsan yakında da olsan daha bi süre daha "buralarda" olucaksın , orası kesin..

Ömür Boyu?

Dün biraz keyifsizdim , asık surat falan.. Bilmiyorum neden. Genelde söylemem ama bizimkilere "bugün çok dokunmayın bana , iyi değilim" dedim.. Tabii bizimkiler boş durmayıp 2-3 soru sordular , sebebi de kendi çaplarında anladılar..

Sordular "napıyorsun" diye. "Gitti" dedim.. sonrasında çok üstelemediler ama yemekten sonra yine konu evliliğe geldi. Dediler ki "kendi kafasına uyan birisini bulsa nasıl olusak da ömür boyu mutlu olucak , hele hele şu andaki kafasıyla".

Lafı "senin gibi" olduğunu düşündükleri birisiyle evlenirsem mutlu olamıyacağıma getirmeye çalıştılar. Sandılar ki "kakara kikiri" yüzünden senden etkilendim falan filan.. Sadece sana özel de değil bu ; ben sana karşı hissettiklerim civarında yoğunlaştığım bütün kadınlarda , içlerinde olduğuna inandığım "iyi tarafın" fazlalığına vuruldum.

Senin o sokaktan geçen çocuklara bakışındaki samimiyete , sana hizmet edenlerle kurduğun diyaloglara.. Hayatımda ilk kez , yeni tanıştığım bir insanın her dediğine gayet rahat inanabiliyor olmama..

Ben inanıyorum ; senin olduğuna inandığım kadar iyi birisiyle , ömür boyu mutlu olabilirim.. Ama gel gör ki , öncesinde yeniden inanmam gerekicek.

20 Temmuz 2010

Sanırım

Sanırım ilk defa bugün , tam anlamıyla seni özledim..
Özel bi sebebi yok
Havadan belki , belki de hani özlemek için zamana ihtiyacım vardı

Ha dur , evet.. Manzara..

Senin otelin manzarasıyla aynı bi mazara gördüm bugün , mayonez saolsun..
Neymiş sıkılıyormuş Avşa'da. İkimiz de sıkılmıyor muyduk ben sana selam verene kadar?

Mayonez bilmiyor ki Avşa gittiğin kişilerle değil geri geldiğin kişilerle güzelleşir..
Yanında olmasa da kafanda geri geldiklerinle.. Yanında götürdüklerinle.

19 Temmuz 2010

Görücek mi?

Naber fatma?

Blogu okuyanlar hemen sorular "okudu mu?" "buradan haberi var mı?" diye.. Yok diyorum..
Haberin yok.. Zaten şu 2 postta yazdığım çoğu şeyi sen de biliyordun.

Peki neden yazıyorum bunları? İleri de olur da pişman olursam ; içimde kalmasınlar diye..

Bazen düşünüyorum sana burayı gösterip "bak ben senin hakkında bunları bunları düşünüyorum" demeyi.. Ama e salak adam diyeceksin , neden yüzüme söyliyemedin , neden "gitme" derken bunları söylemedin diye..

Diyorum ya , ne yapmadıysam sana olan saygımdan yapmadım diye. Bu da ondan sebep.. Gitme desem ve kalsan , ne verebilecektim sana? Salak Salak karşına geçip aval bakışlarımı mı? 3 santim yanımda duran güzel kadına sadece korktuğu için bakamayan bir adamı mı?

Evet , hani o salaklıklarım dışında , seni dünyadaki en mutlu kadın da yapabilirdim. Evet belki ikimizin de birbirine ihtiyacı vardı. Evet ikimiz de dünyaya aynı açıdan bakıyorduk -hoş tabi sen 2-3 level önde gidiyordun benden- ve "kendimizi yalnız hissetme" sebeplerimiz ikimiz için de aynıydı.

Ve tam bu noktada ben -yine- "kötü adamların üzdüğü kadınların dert ortağı" pozisyonuna geldim.. Ne yapıcaktım ki , gitme derken bunları söyleyip? Sen söyle bence..

18 Temmuz 2010

Aslında..

Aslında en güzeli de ne biliyo musun?
"evet doğru yoldayım" diyebilmek birisini görünce

Evet doğru yoldayım , ve belli bir zaman sonra olmak istediğim yere öyle veya böyle geliceğim diyebilmek
Olduğum yerde insanların bana güzel düşünceler barındıran bakışlarla bakıcağını bilmek

Ve bunu sende görebilmek güzel olanıydı

Gidip hiçkimseye kendimi anlatmaya gerek kalmamıştı
Hatta kendime bile anlatamadığım doğrularım sendeydi

İşin garibi , kimsenin de anlıyamıyacağı , bütün bunları toplasan 20 saat civarı bir sürede tecrübe etmek
Ama sen anlıyorsun ne demek istediğimi
Aslında demek istediklerimin ötesinde beni anladın zaten

Bütün gaza getirmelerin , tekliflerin , o kadar beni anlamıştı ki
Keşke seni dinleyebilecek kadar hayatımın kontrolünü elime alabilmiş olsaydım

Zaten en büyük eksiğim de o değil mi? bu yaşımda tam kontrol hala bende değil

Sadece bu sebeple seni kaybetmiş , daha doğrusu kazanamamış olmak asıl koyan
Yoksa zaten ne haddime senin gibi birisiyle beraber olabilmek?

17 Temmuz 2010

Merhaba

dedim ya hatırlamıyorum sana merhaba dediğim anı
aklımda ilk an "gel şarap içelim" teklifim
sonrasında mentollü sigaran için tekele girmen ve bizim öcalgillerle bakışmamız
belki o arada kaçmayı düşünüyorduk kimbilir

sonrasında ali abiyle şarap pazarlığı..
bi daha noluyor diye düşünürken "standartları yüksek" şarap keyfi
beleştepelerin en güzellerinden biri kuruluyor , arkada müzik de var ama o akşam pek duyulmuyor
muhabbet güzel , manzara güzel..

ikinci şişe açılıyor , kimbilir kaç bardak kuma döküyorsun..
o ara gitarıyla caner , sonrasında artçı şokları geliyor.
selam ediyoruz ama sanki ordan gitmek için uğraşıyoruz..
vakit geliyor o arada..

ekmek çıktı nidalarıyla gidiyoruz fırına..
fırıncı usta kafa adam belli , extra kalite yapıyor bizim ekmekleri..
jandarmalar da saolsun izin veriyor, en güzel restoranda en güzel kahvaltıyı ediyoruz..
ah bi de denize girebilsek tam orada?

nooldu sonra? hah tabi, uykumuz geldi , uyku vakti geldi..
yattık kalktık sabah oldu , yolculuk vakti geldi..
"gidersen hayatının salaklığını yapıcağının farkındasın dimi?" diye sorduğunda , hayatımın ne kadar salaklıklarla dolu olduğunu daha bilmiyordun elbet
en az kalmak istediğim kadar gitmek de istiyordum , "kalıcak mısın" diye sorulduğunda hiç düşünmeden evet dedim elbet , manzara gerçekten çok güzeldi çünkü

kaldım ; hala da ordayım aslında sanırım
"dünyadaki en salak insanları bulup aşık olmak" vs. "aşık olduğum kadınların dünyanın en güzel kadınları"
rakı nasıl içilire verdiğimiz cevap 4 saat sonrasında gerçek olması , ya da diğer "işte bu" anları..

sormuştun , "hayatında hiç bir kadını çevirip öptün mü?" diye..
hayır yapmadım.. seni çok öpmek istedim , hatta o an masanın diğer tarafına atlamak istedim.

ama ne yapmadıysam , sana olan saygımdan yapmadım

merhaba fatma
teşekkürler.