01 Ağustos 2010

Kedi

Senle geçen haftasonundan beri , kedimi severken hissettiklerim baya bi değişti. Hoş karnı acıkmadıkça yukarı çıkıp 2 kelam etmez benimle ama..

Sıksık senin "kara"yı sevişin geliyor aklıma , oradaki içtenliğin ve biraz da "sevmeye" olan ihtiyacın. Benim için zor anlardı tabi seni bi kediyle paylaşmak (!) , sonuçta o anda beni seviyor olman gerekiyordu (yuh lan dur hele!)

Evde otururken söylediğin bi cümle baya kafama takılmıştı aslında.. "Rahatsız oturuyorsun". "Ne alaka?" diye düşünmüştüm , bildiğin televizyon izliyorduk işte beraber , daha ne yapabilrdim ki? O rahatsızlığım olsa olsa , değişik durumlarda , daha önce değişik yolları izleyip yine o evde buluşsak (fringe/deja vu göndermesi evet) olabilicekleri düşünürken vücudumun verdiği tepki ve bunun dışa vurumu olabilirdi anca.. Yoksa orda sen vardın , rahatsız olmam pek de mümkün değildi (koltuk biraz rahatsız gelmişti önce ama otura otura alışmıştım itiraf ediyorum)

Neyse işte öyle , ben şimdi kediye mama almaya çıkıyorum , aç kaldı kedi , en kötü sosis falan bişeyler veriyim.

Sana da günaydın (tahminen)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder