17 Temmuz 2010

Merhaba

dedim ya hatırlamıyorum sana merhaba dediğim anı
aklımda ilk an "gel şarap içelim" teklifim
sonrasında mentollü sigaran için tekele girmen ve bizim öcalgillerle bakışmamız
belki o arada kaçmayı düşünüyorduk kimbilir

sonrasında ali abiyle şarap pazarlığı..
bi daha noluyor diye düşünürken "standartları yüksek" şarap keyfi
beleştepelerin en güzellerinden biri kuruluyor , arkada müzik de var ama o akşam pek duyulmuyor
muhabbet güzel , manzara güzel..

ikinci şişe açılıyor , kimbilir kaç bardak kuma döküyorsun..
o ara gitarıyla caner , sonrasında artçı şokları geliyor.
selam ediyoruz ama sanki ordan gitmek için uğraşıyoruz..
vakit geliyor o arada..

ekmek çıktı nidalarıyla gidiyoruz fırına..
fırıncı usta kafa adam belli , extra kalite yapıyor bizim ekmekleri..
jandarmalar da saolsun izin veriyor, en güzel restoranda en güzel kahvaltıyı ediyoruz..
ah bi de denize girebilsek tam orada?

nooldu sonra? hah tabi, uykumuz geldi , uyku vakti geldi..
yattık kalktık sabah oldu , yolculuk vakti geldi..
"gidersen hayatının salaklığını yapıcağının farkındasın dimi?" diye sorduğunda , hayatımın ne kadar salaklıklarla dolu olduğunu daha bilmiyordun elbet
en az kalmak istediğim kadar gitmek de istiyordum , "kalıcak mısın" diye sorulduğunda hiç düşünmeden evet dedim elbet , manzara gerçekten çok güzeldi çünkü

kaldım ; hala da ordayım aslında sanırım
"dünyadaki en salak insanları bulup aşık olmak" vs. "aşık olduğum kadınların dünyanın en güzel kadınları"
rakı nasıl içilire verdiğimiz cevap 4 saat sonrasında gerçek olması , ya da diğer "işte bu" anları..

sormuştun , "hayatında hiç bir kadını çevirip öptün mü?" diye..
hayır yapmadım.. seni çok öpmek istedim , hatta o an masanın diğer tarafına atlamak istedim.

ama ne yapmadıysam , sana olan saygımdan yapmadım

merhaba fatma
teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder